29 Aralık 2008 Pazartesi

Huzur...

Uzunca bir süredir yoldaydım.Hem ruhen hem bedenen bi yolculuğa çıkmıştım.Hayatımın amacını bulmak için...

Ve sanırım aradığımı buldum.Sadece bi parça huzur arıyormuşm meğer benim bile haberim yokmuş bundan.Biraz huzur,hep huzur...

Diliyordum ki yaşamdan,diliyordum ki ölümden,diliyordum ki barıştan biraz huzur,hep huzur...

Ben hala yoldayım.Nereye gittiğimin hiç bi önemi yok,herkesin başkalarının ayak izlerini takip ettiği bi dünyada ben kendim hiç ayak basılmamış bi yolda yürümek istiyorum.

Aklıma bunu anlatmak için hiç bir sözcük gelmiyor.Milyonlarca şey bilen ben bunu bilmiyorum işte her şeyi birbirine geçiriyorum her seferinde...

Şimdilik tüm sölemek istediğim bu kadar...

23 Aralık 2008 Salı

Cigaratte Burns...

Zamanın çizgisinde bi yerdeyim bu aralar bende bilmiyorum nerde olduğumu,kendimde bile değilim...

Sigara yanıkları...
Sigara yanıkları...
Sigaramın yanıkları...

Bi yerde okumuştum sanırım şimdi tam hatırlayamıyorum.Sigara yanıklarından geçip bi yere gidebiliyorsun.Alice harikalar diyarındaki delik gibi...Ama sadece yalın bir iyiliğe sahip olanlar için,kötülüğü kalplerinde getirenler için değil...

Aslında tüm söylemek istediğim de bu.Bi yerden sonra zaten söylenecek fazla bi şey kalmıyor insana yada insan söyleyebilecek fazla bi şey bulamıyor kendi hakkında...


Bir sigara daha yakmanın zamanı geldi sanırım...

21 Aralık 2008 Pazar

Düşünüyorum...

Yine bir gecenin daha çok karanlık olduğu bi gece...

Bunca zamandır neyi bekleriz bu sarhoş bilinmez yıldızlar altında,güneş vursun yüzüme sonra yola düş der içimdeki yaşlı yorgun ses...Işıltılı bakışlarıyla çağırır uykuya dalmış gezgin,çağırır uykulu bakışlarıyla bırakır dost ellerinden,yollar uçsuz bucaksız alır götürür seni,ne zaman kırılır zamanın zinciri...

Düşünüyorum...Neyi düşünüyorum,neden düşünüyorum bilmeden,bilmek istemeden düşünüyorum.Bir düşündüğüm diğerini tutmadığı halde inatla düşünüyorum.Düşüncelerimle girdiğim savaşı kazanacağımı bilerek inatla düşünmeye devam ediyorum.Düşünüyorum...

Yaşıyorum biliyorum ama ölmüşte olabilirim,bu konu üzerinde her hangi bir yargım yok...

Anlayamıyorum bu insanlar neden beni de kendileri gibi yapmaya çalışıyorlar? Neden beni değiştirmek istiyorlar? Beni kendi halime bırakın tamam mı? Ben kendimi çözerim zamanla ama bırakın ki ben kendim yapabileyim.

Bir insana zorla yaptırılacak bi şey neye yarar ki? Ne yapabilirler ki? zaten bi süre sonra o insan sizden nefret etmeye başlar ben bunu yaşadım.Şuan da nefret ettiğim o kadar çok insan var ki...İsyan bayraklarım havada ve sanırım bu sayı gün geçtikçe daha da çok artıcak.

Düşünüyorum...
Düşünüyorum....

Belki herhangi bir çözüm bulamayacağım bu konuda ama sonuçta bu yine benim kendi başıma yaptığım bi şey olucak...

Beni unutun yok sayın,bırakın birazcık daha düşünebiliyim...
Bedenim sizinle olsun ama yeter ki ruhumu rahat bırakın...
Düşünüyorum...

Görmek istedikleriniz,bilmek istedikleriniz ve anlama kapasiteniz o kadar kısıtlı ki...
Herhangi bir sınırı zorlamaya bile yaklaşamıyorsunuz...
Sınırlara o kadar uzaksınız ki...

Bu arada doğru neye göre doğru,kime göre doğru bunu hanginiz biliyor? Hepimiz bir yalanın parçalarını alıyoruz ve yaşıyoruz sonra buna doğru adını veriyoruz.Kendi gerçekliğimizde yaşıyoruz hepimiz.

Kayboluyorsun...

20 Aralık 2008 Cumartesi

Gidiyorum,Sizin Olsun Bu Diyarlar...

Yine boktan bi günün boktan bi sabahındayım.Aşırı derecede canım sıkkın galiba çok sıkıldım ben bu aralar her şeyden,sıkıntımı geçiricek bi şeyler ararken daha da çok sıkıldım.Artık öyle bi noktadayım ki ne yapıcağımı ben bile bilmiyorum,dışarda yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor,ben kendimi eve kapattım dinliyorum her şeyi...Susuyorum,ağzımı kapattım tek kelime dahi etmiyorum,susuyorum...Öyle bir noktadayım ki...Bunu kimsenin anlayabileceğini sanmıyorum.



Yarimi aldılar benden
Geçtiler gurbet ilinden
Vardım onu bulam diye
Yüreğime saram diye

Gözler yok,sözler yok
Gidiyorum ilinizden
Kaşlar yok,diller yok
Yandım yarin ateşinden

Vardım gurbet ellerine
Sordum dağa çiçeğine
Dediler yalandır dünya
Ne ararsın bu diyarda

Bir göründün,bir kayboldun
Düştüm ardına yoruldum
Sizin olsun bu diyarlar
Yaşamak neye yarar...(*)



Şuan öyle bir noktadayım ki her şeye lanet olsun,böle bitmemeliydi hiçbir şey,içimdeki gitme isteğinin beni bu noktaya getiriceğini asla tahmin etmemiştim.

Ağlıyorum...Gözlerim kör olana kadar ağlıyacağım belki de...

İçimden hiç bir şey yazmak gelmiyor.Nerde olduğumu bilmiyorum,dünyanın her yanında olabilirim şuan ama bildiğim tek şey sadece kendimde değilim...



Hayatı seçmemeyi başarıyorum sanırım...





GİDİYORUM,SİZİN OLSUN BU DİYARLAR...





(*) Karagüneş-Yok

17 Aralık 2008 Çarşamba

Yol Ve Dostlar Hakkında...

İşte bu lanet dünyadan bir gün daha eksilirken ben buradayım.Kimi insanlar şimdi sevdiklerinin yanında onların ellerini tutup,saçlarını okşuyorlar,kimileri arkadaşlarıyla içip dertlerini paylaşıyor,kimileri ailesiyle birlikte mutlu mesut zaman geçirirken,ben burdayım...

Herkesten uzaktayım.Telefonum kapalı (zaten açık olsa bile değişen hiç bir şey yok ama bu ayrı bi yazının konusu),bilgisayarım açık herkesi engelledim kimseyle konuşmaya gücüm dahi yok...

Hiç hiçbir şeyi bilmiyorlar,bilmek istemiyorlar.
Hiç hiçbir şeyi bilmiyorlar,bilmek istemiyorlar.
Şu cahillere bak,dünyanın sahibi onlar
Şu cahillere bak,dünyaya egemen onlar.
Onlardan değilsen eğer,sana zalim derler
Onlara aldırma Hayyam dostum dostum...

Hiç hiçbir şeyi görmüyorlar,görmek istemiyorlar.
Hiç hiçbirşeyi görmüyorlar görmek istmiyorlar.
Şu cahillere bak dünyanın sahibi onlar
Şu cahillere bak,dünyanın hakimi onlar
Onlardan değilsen eğer,sana zalim derler
Onlara aldırma Hayyam dostum...
Dostum... (*)

Neden bilmiyorum ama bu şarkıyı çok dinliyorum bu günlerde...Çok uzaklarda olduğum evimi ve çok uzaklarda olduğum dostlarımı özledim sanırım.Bilmiyorum.Belki de biliyorum,bilmiyorum.

Aslında aklıma fazla da söleyebileceğim pek bi şey gelmiyor.Aklımdan geçen tek cümle herkesi ve herşeyi özledim bu aralar ama hala geri dönmek niyetinde de değilim.Herşeye rağmen bi istek var içimde...Herşeye rağmen yolun sonunu görme isteği...Seçimlerimin beni nereye götüreceğini bilme isteği...Herşeye rağmen devam etme isteği var içimde alev alev yanan bi istek bu ve yolun sonuna gelene kadar sönmeyecek bi şey bu...Sanki yolun sonunu görmedikçe ruhum hiç huzur bulamayacak ve cehennem alevlerinde sonsuza dek yanıcakmışım gibi geliyor...

Ama benim için cehennemde yanmak zerre kadar önemli değil,benim asıl istediğim yolun sonunu görme isteği ve sonsuz huzur...Ben sonsuz huzuru bulduktan sonra cehennemde de yansam,binlerce kez iftiraya da uğrasam,milyonlarca kez yalanların kurbanı da olsam zerre kadar umrumda değil,hiçbir şey umrumda değil...Benim ruhum sonsuz huzurun içinde mutlu olduktan sonra benim için hiç bir şeyin önemi yok...

Sölemek istediğim şeylerden sadece bir kısmı bu...


(*)SiyaSiyaBend-Hayyam

12 Aralık 2008 Cuma

Sırrıma Ve Kahramanıma Dair...

Şimdi buraya yazıcağım satırları ve kelimeleri hepsini içimden gelerek yazıyorum.Bu aralar herşeyi içimden gelerek yazıyorum zaten.



Narkoz almış gibi hissettiğimden beri

Konforlu bölgemde

Bana o günü hatırlatıyor



Mazeretlerim tükeniyor

Eylülün on ikisinde



Bana yaz zamanını hatırlatıyor

Bu kış gününde

Acı sonda görüşürüz

Acı sonda görüşürüz



Attığım her adım senkronize

Her kırık kemik

Bana o günü hatırlatıyor



Beni geleceğe dair ninnilerle yıkadın

Ve sonra çekip gittin

Bana birilerini öldürmek istediğimi hatırlatıyor

Bu önemli günde

Eylülün on ikisinde



Acı sonda buluşuruz bir gün

Ama yollarımız kesildiğinden beri

İntiharmış gibi geliyor bu hayat

Acı sonda görüşürüz...(*)



Şimdi hepiniz böyle bi şeyi buraya neden karaladığımı merak ediyorsunuz farkındayım ama bunu size açıklama gereği görmüyorum yada açıklamak istemiyorum bunu size veya kendimde bunu açıklayabilecek gücü bulmuyorum.Bunlardan hangisi bende bilmiyorum ama umursamıyorum da çünkü hangisi olduğunun hiç bi önemi yok.Önemli olan sizin bunu bilmemeniz ve benim ruhum sizin kirli ellerinizin ulaşılmazlığı dışında bu sırrı daima taşıyacak...Siz bunu hiç bi zaman anlayamıyacaksınız.Bu sır benimle birlikte yok olup gidicek ve bunu sadece ben bileceğim sadece BEN!!...Siz bu sırra hiç bi zaman tecavüz edemiyeceksiniz.



Şimdi şu ana kadar yazdığım herşeyi siktir edin gerçekten siktir edin bütün bunları hayatınızı siktir edin,ailenizi ve benliğinizi siktir edin...Düşünün sadece...Kapatın telefonu,bilgisayarı vesaireyi düşünün bunu...Hiç kimse size ulaşamasın,bırakın bi iki üç gün dışarı falan çıkmayın,hiç bi yerde görünmeyin,sadece düşünün belki o zaman anlayabilirsiniz bunu...Zaten medeniyetin silahı da bu değil miydi? İnsanı çaresiz hissettirmek...Ama onların bilmediği bi şey var.Çaresiz insan dünyada ki en tehlikeli insandır.Uysallaştırılmış insanlar düşünün,koyun gibiler başkaları ne derse onları yapıyolar...MODERN KÖLELER...Sizlerden nefret ediyorum...Size emir verenlerden nefret ediyorum...Umarım bir gün isyan bayraklarınızı çekip onlara karşı savaşırsınız.Şuan bunu sadece umuyorum zaten...





(*) Placebo-The Bitter End

P.S:Şarkının orjinali daha farklı ama ben içimden gelen bi kaç şey kattım şarkıya...





Şimdi burda ayrı bi yazıya geçmekteyim.Bu kısa sürecek bi yazı...Bu akşam tv izliyordum,bi tane film izledim rastgele açtığım bi kanaldaydı film...Aklıma o an bu yazıyı yazmak geldi ama şimdiye kısmetmiş...Her hikayenin bi kahramanı olur ve kahraman bi takım düşmanlarla savaşır (hikayenin konusuna göre düşmanlar çeşitlilik gösterebilir) neyse kahraman savaşıyor düşmanlarla sonunda baş düşmanı da alt ediyor ve savaşı kazanıyor ama acaba kahraman savaşı kazanmadan önce maceranın tam ortasında savaşı kazanacağını biliyor muydu acaba yada savaşı kazandıktan sonra hayatında çok farklı bi takım değişiklikler olacağının farkında mıydı acaba? Yada kahraman maceranın bitebileceğini hiç düşünmüş müydü? Maceranın tam ortasındayken sonunu bilebilir mi kahraman? Yada kahramanlar hiç ölür mü? Bu soruların çoğunun yanıtı bilmiyorum,bütün bunları gerçekten bilmiyorum ama benim kahramanım öldü...O yok artık...



Bu aralar en çok onu özledim ben...Keşke o burda olsaydı da bana kızsaydı,gözümün önünde içki içip,berbat geçmiş hayatından bahsedip,bizi bulduğu için ne kadar şanslı olduğunu söleseydi yine bana...Ama lanet olsun ki o artık yok...Yok ve ben onu o kadar çok özlüyorum ki...

6 Aralık 2008 Cumartesi

Ozanların Şarkısı...

İçimde ki bir şeyler bana baskı yapıyor sürekli bi yazı daha yaz diye ne yazıcağımı bile bilmeden karalıyorum bunları buraya ...Bu hayat denen bok çukurunda ki amacım ne? Ben kimim? Ben ben miyim yoksa bi ben daha mı yaşatıyorum içimde? Bu soruların sadece bir cevabı var o da bilmiyorum.Bilmiyor muyum? Evet evet gerçekten bilmiyorum.Gerçekten bilmiyorum.

Ben bu aralar hiç bi şey bilmiyorum.Ev denilen olgudan da uzaklardayım bu aralar...Nasıl özlüyorum bir bilseniz bu olguyu...

Bazen ruhumun derinliklerini araştırmaya inerim.Böyle zamanlarda aklıma hep ozanların şarkısı gelir.Onların efsanesi gelir aklıma...

Şimdi hepiniz biliyorsunuz
Ozanların ve onların şarkılarını
Saatler ilerlediğinde
Gözlerimi kapayacağım
Uzaklarda bir dünyada
Tekrar buluşabiliriz
Ama şimdi benim şarkıma kulak verin
Gecelerin şafağı hakkında
Ozanların şarkısını söyleyelim

Yarın bizi alıp götürecek
Evden uzak bir yere
Hiç kimse bizim isimlerimizi bilmeyecek
Ama ozanların şarkıları var olacak
Yarın onu alıp götürecek
Bugünün korkusu
Gitmiş olacak
Bizim sihirli şarkımız yüzünden

Yalnızca bir şarkı var
Aklımda kalan bir şarkı var
Cesur bir adamın hikayeleri
Burdan uzakta yaşamış birinin
Şimdi ozanın şarkıları sona erdi
Ve ayrılma zamanı
Hiç kimse size onun adını sormamalı
Hikayeyi anlatan kişinin

Yarın bizi alıp götürecek
Evden uzak bir yere
Hiç kimse bizim isimlerimizi bilmeyecek
Ama ozanların şarkıları hep var olacak
Yarın hepsi bilinecek
Ve sen yalnız değilsin
Bu yüzden korkma
Karanlıkta ve soğukta
Çünkü ozanların şarkıları var olacak
Hepsi var olacak

Düşüncelerimde ve düşlerimde
Onlar hep aklımda
Bu hobbitlerin şarkıları,cücelerin ve insanlar
Ve elfler gözlerinin yakınına gelir
Onları da görebilirsin... (*)

Ve ben bazen korkuyorum karanlıkta ve soğukta.Ama her seferinde ozanların şarkısı geliyor aklıma bu yüzden her şeyle başa çıkmaya çalışıyorum.Ozanlar aklımda,onların şarkıları kalbimde ve ruhumda var olduğu sürece her şeyle başa çıkabilirim.Sanırım ama yapabilirim yada bilmiyorum.Dedim ya bu aralar bütün sorularımın yanıtları bilmiyorum.YETER!!!

Hadi siktir edelim şimdi bütün bunları her şeyi siktir edelim bırakalım her şeyi dümdüz devam edelim hiç bir yere bakmayalım,dizginleyelim gözlerimizi ve kapatalım kulaklarımızı ve açmayalım ağzımızı...Hayır,hayır bu şekilde olmamalı,böyle olmamalı konuşalım,duyalım ve görelim.Bakmayalım görelim arada ki farkı.

Bu arada kafam o kadar güzel ki anlatamam.Şuan durdurdum bütün dünyayı sadece başımı döndürüyorum,kumandadan kıstım her şeyin sesini sadece kendimi dinliyorum ve her gün başkalarına bakan gözlerimden bu gün sadece kendime bakıyorum.

Evimi özledim...







(*)Blind Guardian-Bard's Songs

4 Aralık 2008 Perşembe

Amaçsız 2...

Blog Blog Sevgili Blog...

Bu yazının adını da amaçsız koydum bunu yazarken de bi amacım yok çünkü...eh bu böyle gider artık ''Amaçsız 517'' falan diye...Olabilir aslında niye olmasın değil mi??

Bu aralar en sevdiğim şeylerden biri tuvalette sigara içmek biraz düşününce aslında çok normal geldi bana (normal yerine dengeli olcaktı ya neyse artık) o kadar dengeli ki vücudumdan bi pislik atarken bi başka pisliğin vücuduma giriş yapması gayet dengeli bence...

Neyse bu saçma sapan blogun değerli okuyucusu ben buraya hep düşündüklerimi,hissettiklerimi falan yazıyorum ama bi ara kendimi anlatmak için bi yazı yazıcam...

İki saattir monitöre bakıyorum sadece bu kadar yazabildim sanırım bana gelen seslerden bu gecelikte bu kadar acaba powerade falan içsem daha çok yazabilir miyim??Denemek lazım...

Çarşamba
02.53

P.S:Blogu okuyan sevgili okur içinden oha be yat zıbar artık deme bende insomnia var uyuyamıyorum...Siz sıcacık yataklarınızda hayatınızın üçte birini geçirirken benim gözlerim hep açık oluyor ama bu bi yandan da muhteşem bi şey çünkü siz hayatınızı ziyan ederken ben bekliyorum sonunda zaten sonsuz bi uyku bizi bekliyor...

1 Aralık 2008 Pazartesi

This İs Such A Lonely Feeling...

Evet başlıktan da anladığınız gibi yada anlamadığınız gibi şöle diyorum bu çok yalnız bir his...evet gerçekten de bu çok yalnız bir his...yine bi can sıkıntısına daha kurban ediyorum bi yazıyı...

Şuan dinlediğim şarkıları karışık yaptım hep veda şarkıları geliyor...belki de veda etmek lazım buralara,buralarda ki tüm insanlara veda etmek lazım sonra da gitmek lazım...yanına bi kaç eşya alıp gitmek gerekiyor bazen,kafandaki tüm şeylere inat gidebildiğini gösterebilmek gerekiyor bazen,kimseye bağlı olmadığını herkesin sana bağlı olduğunu göstermek için gitmek gerekiyor bazen...uff lan saçmaladım yine bende farkındayım okuyucu neyse sen çaktırma devam et...

Aslında böyle olduğumda işte hep dediğim gibi tekrar aynı şeyi demek istiyorum hayat denen bok çukurunda her yerimiz boka batmış tümden...TEK KULLANIMLIK GENÇLERİZ BİZ...ah zavallı haziranın fırtınaları bütün hayat yine onun saçlarına doğru koşuyor,bizim korkuda geçen sığ yıllarımızda,hayallerim kafama doğru rüzgarlanıyor yine...yine örümcekler ezgi içinde ve yine uyanık ve yine yaşamlarımız iyice açılmış...

An itibariyle aklımdaki cümle şudur okur...SİK HAYATI...hayat denen bok çukurunun içinde öyle bir boka batmışız ki kimisi bunun farkında bile değil,kimisi farkında ama umrunda değil,kimileri de var ki onlar bundan kurtulmak için her şeyi yapıyolar başaramasalar bile en azından deniyolar,en azından savaşarak ölüyolar...

Bende ölüm korkusu yok aslında çok garip bi insanım ben...Nefret ettiğim bi annem var,umrumda olmayan iki kardeşim var,iyi bi adam olan ama benim pek takmadığım üvey babam var,ölmüş bi öz babam var,çok sevdiğim ama yanlarında bi türlü mutlu olamadığım arkadaşlarım var,harika olmasa bile yine de iyi olan ders notlarım var,çok sevdiğim ve beni çok sevdiğine inandığım bi sevgilim var ama yine de bazen bazı şeyler eksik gibi geliyor bana...

Neyse sayın okur dediğim gibi sik hayatı...

Sigara içip övünenlerden,cigara içipte övünenlerden,kendini bi bok sananlardan,blog sitelerini kapatanlardan,müziğin kalitesinden anlamayıp rock müzikle dalga geçenlerden,aydınlıktan (vampirim galiba),insaomniadan (kötü bi hastalık),şuan üzerinde oturduğum sandalyeden,annemden,ailemden,okulumdan,hocalarımdan,msnimde az kişi olmasından,salak salak muhabbet edenlerden,esprinin kalitesinden anlamayanlardan,tanımadığım birinin benle arkadaşımmış gibi konuşmasından nefret ediyorum...aklıma gelen herşeyi yazdım sayın okur...

Yukarılarda bi yerde demiştim ya gitmek gerekiyor bazen diye aslında kalıp herşeyle mücadele etmek lazım gitmek kolay çözüm bence kalmakta mükemmel bi çzüm sayılmaz ama en azından denemiş olurum...ŞOV DEVAM ETMELİ NE OLURSA OLSUN...

Beni anlamanızı beklemiyorum her zamanki gibi..sadece devam et diyorum kendi kendime...





DEVAM ET...