21 Aralık 2008 Pazar

Düşünüyorum...

Yine bir gecenin daha çok karanlık olduğu bi gece...

Bunca zamandır neyi bekleriz bu sarhoş bilinmez yıldızlar altında,güneş vursun yüzüme sonra yola düş der içimdeki yaşlı yorgun ses...Işıltılı bakışlarıyla çağırır uykuya dalmış gezgin,çağırır uykulu bakışlarıyla bırakır dost ellerinden,yollar uçsuz bucaksız alır götürür seni,ne zaman kırılır zamanın zinciri...

Düşünüyorum...Neyi düşünüyorum,neden düşünüyorum bilmeden,bilmek istemeden düşünüyorum.Bir düşündüğüm diğerini tutmadığı halde inatla düşünüyorum.Düşüncelerimle girdiğim savaşı kazanacağımı bilerek inatla düşünmeye devam ediyorum.Düşünüyorum...

Yaşıyorum biliyorum ama ölmüşte olabilirim,bu konu üzerinde her hangi bir yargım yok...

Anlayamıyorum bu insanlar neden beni de kendileri gibi yapmaya çalışıyorlar? Neden beni değiştirmek istiyorlar? Beni kendi halime bırakın tamam mı? Ben kendimi çözerim zamanla ama bırakın ki ben kendim yapabileyim.

Bir insana zorla yaptırılacak bi şey neye yarar ki? Ne yapabilirler ki? zaten bi süre sonra o insan sizden nefret etmeye başlar ben bunu yaşadım.Şuan da nefret ettiğim o kadar çok insan var ki...İsyan bayraklarım havada ve sanırım bu sayı gün geçtikçe daha da çok artıcak.

Düşünüyorum...
Düşünüyorum....

Belki herhangi bir çözüm bulamayacağım bu konuda ama sonuçta bu yine benim kendi başıma yaptığım bi şey olucak...

Beni unutun yok sayın,bırakın birazcık daha düşünebiliyim...
Bedenim sizinle olsun ama yeter ki ruhumu rahat bırakın...
Düşünüyorum...

Görmek istedikleriniz,bilmek istedikleriniz ve anlama kapasiteniz o kadar kısıtlı ki...
Herhangi bir sınırı zorlamaya bile yaklaşamıyorsunuz...
Sınırlara o kadar uzaksınız ki...

Bu arada doğru neye göre doğru,kime göre doğru bunu hanginiz biliyor? Hepimiz bir yalanın parçalarını alıyoruz ve yaşıyoruz sonra buna doğru adını veriyoruz.Kendi gerçekliğimizde yaşıyoruz hepimiz.

Kayboluyorsun...

Hiç yorum yok: