12 Aralık 2008 Cuma

Sırrıma Ve Kahramanıma Dair...

Şimdi buraya yazıcağım satırları ve kelimeleri hepsini içimden gelerek yazıyorum.Bu aralar herşeyi içimden gelerek yazıyorum zaten.



Narkoz almış gibi hissettiğimden beri

Konforlu bölgemde

Bana o günü hatırlatıyor



Mazeretlerim tükeniyor

Eylülün on ikisinde



Bana yaz zamanını hatırlatıyor

Bu kış gününde

Acı sonda görüşürüz

Acı sonda görüşürüz



Attığım her adım senkronize

Her kırık kemik

Bana o günü hatırlatıyor



Beni geleceğe dair ninnilerle yıkadın

Ve sonra çekip gittin

Bana birilerini öldürmek istediğimi hatırlatıyor

Bu önemli günde

Eylülün on ikisinde



Acı sonda buluşuruz bir gün

Ama yollarımız kesildiğinden beri

İntiharmış gibi geliyor bu hayat

Acı sonda görüşürüz...(*)



Şimdi hepiniz böyle bi şeyi buraya neden karaladığımı merak ediyorsunuz farkındayım ama bunu size açıklama gereği görmüyorum yada açıklamak istemiyorum bunu size veya kendimde bunu açıklayabilecek gücü bulmuyorum.Bunlardan hangisi bende bilmiyorum ama umursamıyorum da çünkü hangisi olduğunun hiç bi önemi yok.Önemli olan sizin bunu bilmemeniz ve benim ruhum sizin kirli ellerinizin ulaşılmazlığı dışında bu sırrı daima taşıyacak...Siz bunu hiç bi zaman anlayamıyacaksınız.Bu sır benimle birlikte yok olup gidicek ve bunu sadece ben bileceğim sadece BEN!!...Siz bu sırra hiç bi zaman tecavüz edemiyeceksiniz.



Şimdi şu ana kadar yazdığım herşeyi siktir edin gerçekten siktir edin bütün bunları hayatınızı siktir edin,ailenizi ve benliğinizi siktir edin...Düşünün sadece...Kapatın telefonu,bilgisayarı vesaireyi düşünün bunu...Hiç kimse size ulaşamasın,bırakın bi iki üç gün dışarı falan çıkmayın,hiç bi yerde görünmeyin,sadece düşünün belki o zaman anlayabilirsiniz bunu...Zaten medeniyetin silahı da bu değil miydi? İnsanı çaresiz hissettirmek...Ama onların bilmediği bi şey var.Çaresiz insan dünyada ki en tehlikeli insandır.Uysallaştırılmış insanlar düşünün,koyun gibiler başkaları ne derse onları yapıyolar...MODERN KÖLELER...Sizlerden nefret ediyorum...Size emir verenlerden nefret ediyorum...Umarım bir gün isyan bayraklarınızı çekip onlara karşı savaşırsınız.Şuan bunu sadece umuyorum zaten...





(*) Placebo-The Bitter End

P.S:Şarkının orjinali daha farklı ama ben içimden gelen bi kaç şey kattım şarkıya...





Şimdi burda ayrı bi yazıya geçmekteyim.Bu kısa sürecek bi yazı...Bu akşam tv izliyordum,bi tane film izledim rastgele açtığım bi kanaldaydı film...Aklıma o an bu yazıyı yazmak geldi ama şimdiye kısmetmiş...Her hikayenin bi kahramanı olur ve kahraman bi takım düşmanlarla savaşır (hikayenin konusuna göre düşmanlar çeşitlilik gösterebilir) neyse kahraman savaşıyor düşmanlarla sonunda baş düşmanı da alt ediyor ve savaşı kazanıyor ama acaba kahraman savaşı kazanmadan önce maceranın tam ortasında savaşı kazanacağını biliyor muydu acaba yada savaşı kazandıktan sonra hayatında çok farklı bi takım değişiklikler olacağının farkında mıydı acaba? Yada kahraman maceranın bitebileceğini hiç düşünmüş müydü? Maceranın tam ortasındayken sonunu bilebilir mi kahraman? Yada kahramanlar hiç ölür mü? Bu soruların çoğunun yanıtı bilmiyorum,bütün bunları gerçekten bilmiyorum ama benim kahramanım öldü...O yok artık...



Bu aralar en çok onu özledim ben...Keşke o burda olsaydı da bana kızsaydı,gözümün önünde içki içip,berbat geçmiş hayatından bahsedip,bizi bulduğu için ne kadar şanslı olduğunu söleseydi yine bana...Ama lanet olsun ki o artık yok...Yok ve ben onu o kadar çok özlüyorum ki...

Hiç yorum yok: