29 Ocak 2009 Perşembe

Ben Deli Değilim.

Bu acınası blogta,acınası bir yazıya daha hoşgeldiniz.Ben yine kurban ediyorum bir yazıyı daha...

Bundan sonra konuşmamaya karar verdim.Ağzımdan hiç bir kelimenin çıktığını duyamıyacaksınız artık.Önemi var mı sizin için? Bende öyle düşünmüştüm.Saçma geliyor farkındayım ama etrafınıza bir bakın her şeyin ne kadar saçma olduğunu görebilirsiniz belki.Boşverin.

Neden herkes benim bir deli olduğumu düşünüyor? Bunun sadece hayatın kendisini sevme çabam olduğunu neden farkedemiyorlar ki ? Herkes benim geleceğe dair bir plan yapmamı istiyor.Gelecekte hangi mesleği seçmem gerektiğini bilmek istiyor herkes.Gelecekte nerelerde olabileceğimi görmek istiyorlar.Amaçları ne anlayamıyorum.Belki de bu onların hayat hakkındaki saçma sapan düşüncelerinden biri veya belki bu benim saçma sapan düşüncem.İnsanların bazı şeyleri neden anlamadıklarını anlayamıyorum.Geleceği çok fazla düşünmekten bugünün,bu anın ellerinden kayıp gittiğini ve bir daha hiç geri gelmeyeceğini anlayamıyor insanlar.Nefret ediyorum bunu anlayamamalarından.

Ben deli değilim,onlar öyle olduğumu söylese bile.Bende diğer herkesle aynı dünyada yaşıyorum sadece biraz daha fazlasını gördüm.Sanırım bazen bizler sadece oldu diyebilmek için yaşıyoruz,bahisleri yanıltmak için yaşıyoruz.Bence hayatta asıl önemli olan şey ölümün bizden bir adım bile uzakta olmadığıdır.Hayat bazen sadece bir ölüm haberiyle başlayabilir.Hayır,ben deli değilim

27 Ocak 2009 Salı

Ben Ölüyorum...

Aslında şuan bunları buraya neden karaladığıma dair hiç bir fikrim yok.Belki de karalamak istedi canım bunları buraya,belki de yazsam kafamdakileri çok rahatlıcam tıpkı bir tüy gibi olacağım.Bilmiyorum.

Kendi beynimde kendi yarattığım habis yaratığı yumrukluyorum,kazananın o olacağını bile bile...
Bu tıpkı sonunda ışık olmayan karanlık bir tünel gibi...
Bu tıpkı her hangi bir duygunun seni delip geçmesi gibi...
Bu tıpkı parçalara ayrılmak gibi...
Bu tıpkı ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın,son gülenin o olacağını bilerek kahrolası şeytanın gözlerinin içine bakmak gibi...
Ve bu gerçek,ve bu doğru.Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın istisnasız her zaman son gülen şeytan olacak.
Bazen yapamayacağını bile bile bir şeyi hayal etmek gibi bu tıpkı...
Çaresizçe çırpınmak gibi...
Bu tıpkı yaşadığımız bu boktan hayat boyunu aştığında hiç bir şey yapamamk gibi...


Çok saçmaladım farkındayım ama dedim ya bunları buraya neden karaladığıma dair hiç bir fikrim yok diye.Belki,elimde kalan tek kelime bu işte... Ne acı değil mi? Yanlış anlayarak bana acıma salaklığını göstermeyin sakın.

Cenazemi izleme fırsatım olsa ve müdahale edebilme şansım hepsine evlerine gitmelerini söylerdim.Sevgi gösterilerini hiç sevmem.Bir noktada hayatımda ki her insanı terk etmiş oluyorum,onların da beni terk etmelerini isterdim.Toprağa girmişim işte saygı gösterin....

''Bu dünyaya ait olmayan biri için itiraf etmeliyim ki bu dünyadan ayrılmakta güçlük çekiyorum ama derler ki vücutlarımızı oluşturan her atom bir zamanlar bir yıldızın parçasıymış.Belki de ayrılmıyorum.... Belki de eve gidiyorum.... ''

Bu replik benim çok sevdiğim filmlerden birinin sonunda söylenen bir replik.Ne kadar da güzel değil mi? Eve gitmek,gerçekten çok güzel bir duygu olmalı...

Ben ölüyorum ama geliyor geçiyor hayat,dönüyor durmuyor dünya...

22 Ocak 2009 Perşembe

Ölüm Gözlerimde Bugün...

Ölüm gözlerimde bugün,
iyileşmiş bir hasta adam,
Kalkmış ayağa da uzaklara yürüyormuş gibi.
Ölüm gözlerimde bugün
Çam ağacı kokarmış gibi,
Yelkeni altında oturmuş gibi,meltemli bir gün bir kayığın.
Ölüm gözlerimde bugün,
Sanki nilüferler kokuyor,
Sahilinde oturmuşum sanki sarhoşluğun
Ölüm gözlerimde bugün,
Üzerinden çok geçilmiş bir yol gibi,
Gurbetlere seferden döner gibi kafileler.
Ölüm gözlerimde bugün,
Bir örtü kalkarmış gibi gökyüzünden,
İnsan o bildiği amacına ulaşırmış gibi.
Ölüm gözlerimde bugün,
İnsanın göreceği gelmiş gibi yuvasını,
Senelerce süren bi esaretten sonra.

7 Ocak 2009 Çarşamba

Duygularım,Düşüncelerim,Hislerim...

Lanet olasıca hayatım boyunca aradığım şey sadece bi parça huzurdu.Sadece bir parça huzur...

Ve sadece sevilmek istedim.



Lütfen artık uğraşmayın benimle...Sadece yaşamak istiyorum.Sadece huzur istiyorum.Sadece sevilmek istiyorum.



Dayanamıyorum artık.Kendimi asmak,boğmak,ağzıma pompalıyı dayamak ve tetiği çekmek geliyor içimden.



Doğduğum günden beri hep seçim yapıyorum.Doğduğumuz günden beri hep seçim yapıyoruz.



Doğduğun günü seç,oyuncaklarını seç,arkadaşlarını seç,evini seç,kardeşlerini seç,okulunu seç,sınıfını seç,sevgilini yada sevgililerini seç,bölümünü seç,okulunu bitirmeyi seç,üniversiteye girmeyi seç,kazanmayı seç,bambaşka bi şehirde hiç tanımadığın insanların arasında olmayı seç,iş hayatına girmeyi seç,başarılı olmayı seç,yükselmeyi seç,evlenmeyi seç,çocuklarının olmasını seç,isimlerini seç,yaşlanmayı seç,sonra da ölmeyi seç,kısacası hayatı seç.



Ya da benim yaptığım gibi yap hayatı seçmemeyi seç...



Elveda de hayatındaki tüm bokluklara ve çek tetiği...Mermi ağzından girip beynini parçaladığında ve beyninin bazı kısımlarını havaya uçurduğunda gülümsemeyi seç.Yaşadığın onca bokluğa rağmen hala inatla gülümseyebildiğini göstermek için,gülümsemeyi seç.

4 Ocak 2009 Pazar

Nefret...

NEFRET...

Bu öyle bi duygu ki bunun tarifi yok.Bir kere bu duygu içinize işlediği zaman hep orda kalır.Mutlu olduğunuz zamanlarda farketmeyebilirsiniz ama o hep ordadır,bekler ortaya çıkmak için zamanını...Bekler sinsice ve haince,bütün her şeyinizi ele geçirir sizi kontrol altına alır.İçinizdeki bir canavardır o.İçimdeki bir canavardır.Ama hayır izin vermemeliyim,engellemeliyim onu,yok etmeliyim ki bi daha ortaya çıkmasın.Bunu daha önce de yaşadım,bütün bunları daha öncede yaşadım.Her şeye karşı körü körüne,derinden bir nefret duyuyordum ama engelledim onu sonra,yok ettiğimi sandım ama yanılmışım.Becerememişim,yok edememişim onu,o hep oradaymış ama ben farkedememişim.

Daha önce bana böyle olduğunda herkesi kesip doğradığımı yada birilerine işkence yaptığımı falan görüyordum rüyalarımda.Gözlerimi kapadığımda ve hatta belki inanmıcaksınız ama gözlerimi kırptığımda dahi birini öldürdüğümü görüyordum.Bu kez bunu istemiyorum ama o çok şey istiyor.Beni ele geçirmek istiyor,engellemeliyim onu,yok etmeliyim.Bu kez izin olmaz,bu defa olmaz kaybedicek o kadar çok şeyim var ki,eskiden olsa hiç umursamazdım kaybedebileceğim hiç bi şeyim yoktu.Hiç bi şeyim yoktu.Lütfen bu kez olmasın,lütfen...

HAYIIIIIIIRR!!!...Yapamıyorum,durduramıyorum onu,beynimdeki her zerreciği ele geçiriyor.Beni öldürmeye zorluyor.Gördüğüm her insanı öldrümemi istiyor benden.Gördüğüm her insanı öldürmemi emrediyor.Hayır karşı koymalıyım ona,savaşmalıyım,savaşmalıyım,ne pahasına olursa olsun durdurmalıyım onu,savaşmalıyım...

3 Ocak 2009 Cumartesi

Street Spirit...

'' Street Spirit is our purest song, but I didn't write it. It wrote itself. We were just its messengers; its biological catalysts. Its core is a complete mystery to me, and, you know, I wouldn't ever try to write something that hopeless. All of our saddest songs have somewhere in them at least a glimmer of resolve. Street Spirit has no resolve. It is the dark tunnel without the light at the end. It represents all tragic emotion that is so hurtful that the sound of that melody is its only definition. We all have a way of dealing with that song. It's called detachment. Especially me; I detach my emotional radar from that song, or I couldn't play it. I'd crack. I'd break down on stage. That's why its lyrics are just a bunch of mini-stories or visual images as opposed to a cohesive explanation of its meaning. I used images set to the music that I thought would convey the emotional entirety of the lyric and music working together. That's what's meant by 'all these things you'll one day swallow whole'. I meant the emotional entirety, because I didn't have it in me to articulate the emotion. I'd crack... Our fans are braver than I to let that song penetrate them, or maybe they don't realise what they're listening to. They don't realise that Street Spirit is about staring the fucking devil right in the eyes, and knowing, no matter what the hell you do, he'll get the last laugh. And it's real, and true. The devil really will get the last laugh in all cases without exception, and if I let myself think about that too long, I'd crack.
I can't believe we have fans that can deal emotionally with that song. That's why I'm convinced that they don't know what it's about. It's why we play it towards the end of our sets. It drains me, and it shakes me, and hurts like hell every time I play it, looking out at thousands of people cheering and smiling, oblivious to the tragedy of its meaning, like when you're going to have your dog put down and it's wagging its tail on the way there. That's what they all look like, and it breaks my heart. I wish that song hadn't picked us as its catalysts, and so I don't claim it. It asks too much. I didn't write that song. ''

Sokağın özü hakkında ezberlediğim bi replik sadece...Defterlerimde,yatağımın baş ucunda,cüzdanımın içinde ve hatta aklımda dolaşıp duran kelimeler...

Keşke bunu hiç keşfetmemiş olsaydım,keşke hiç anlamasaydım bazı şeyleri,keşke hiç cesaretim olmasaydı da bütün uyarıları dikkate alıp geri dönseydim fakat artık çok geç her şey için...