27 Ocak 2009 Salı

Ben Ölüyorum...

Aslında şuan bunları buraya neden karaladığıma dair hiç bir fikrim yok.Belki de karalamak istedi canım bunları buraya,belki de yazsam kafamdakileri çok rahatlıcam tıpkı bir tüy gibi olacağım.Bilmiyorum.

Kendi beynimde kendi yarattığım habis yaratığı yumrukluyorum,kazananın o olacağını bile bile...
Bu tıpkı sonunda ışık olmayan karanlık bir tünel gibi...
Bu tıpkı her hangi bir duygunun seni delip geçmesi gibi...
Bu tıpkı parçalara ayrılmak gibi...
Bu tıpkı ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın,son gülenin o olacağını bilerek kahrolası şeytanın gözlerinin içine bakmak gibi...
Ve bu gerçek,ve bu doğru.Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın istisnasız her zaman son gülen şeytan olacak.
Bazen yapamayacağını bile bile bir şeyi hayal etmek gibi bu tıpkı...
Çaresizçe çırpınmak gibi...
Bu tıpkı yaşadığımız bu boktan hayat boyunu aştığında hiç bir şey yapamamk gibi...


Çok saçmaladım farkındayım ama dedim ya bunları buraya neden karaladığıma dair hiç bir fikrim yok diye.Belki,elimde kalan tek kelime bu işte... Ne acı değil mi? Yanlış anlayarak bana acıma salaklığını göstermeyin sakın.

Cenazemi izleme fırsatım olsa ve müdahale edebilme şansım hepsine evlerine gitmelerini söylerdim.Sevgi gösterilerini hiç sevmem.Bir noktada hayatımda ki her insanı terk etmiş oluyorum,onların da beni terk etmelerini isterdim.Toprağa girmişim işte saygı gösterin....

''Bu dünyaya ait olmayan biri için itiraf etmeliyim ki bu dünyadan ayrılmakta güçlük çekiyorum ama derler ki vücutlarımızı oluşturan her atom bir zamanlar bir yıldızın parçasıymış.Belki de ayrılmıyorum.... Belki de eve gidiyorum.... ''

Bu replik benim çok sevdiğim filmlerden birinin sonunda söylenen bir replik.Ne kadar da güzel değil mi? Eve gitmek,gerçekten çok güzel bir duygu olmalı...

Ben ölüyorum ama geliyor geçiyor hayat,dönüyor durmuyor dünya...

Hiç yorum yok: