8 Şubat 2009 Pazar

Anyway the Wind Blows...

Sanırım oluyor.Evet,evet geliyor.Sesler çok baskın,kulaklarımı sağır edicek derecede,başıma sanki ok saplanırmış gibi bir ağrı saplanıyor.Fakat güzel bir şey bu,geliyor,sonunda istediğim gibi olacağını düşünüyorum.Geliyor,umutla birlikte...

Hayatınız boyunca aradığınız bir şeyin sonradan çok iyi dost olduğunuz bir insan tarafından size sunulması sizi ne kadar mutlu eder hiç düşündünüz mü?
İçinde tüm sevdiğimiz insanları barındırabileceğimiz kadar büyük ama kendi yarattığımız sıcak,huzurlu ve küçük dünyamız...

Bu öyle bir şey ki,sanki hiç sahip olamadığım aile duygusunu yaşamayı istemek gibi...

Yoruldum artık.Yalnız olmayı daha çok severdim eskiden ama şimdi nasıl anlatabilirim ki bunu,şimdi farklı her şey,ben gerçekten çok yoruldum ve sanki son zamanlarımı dostlarımla ve hiç sahip olamadığım ailemle geçirmek istiyorum.

O kadar çok karmaşık ve saçma bir hayatım vardı ki.Bir sürü insan tanıdım,belki hiç birinizin ömründe dahi tanıyamıyacağı kadar çok kişi tanıdım.Onlarla birlikteyken bazı anların biticeğini hiç düşünmemiştim ama bitti işte şimdi hepimiz başka başka yerlerdeyiz,bazı arkadaşlarım İstanbul'da şimdi,bazıları Balıkesir'de,bazıları Muğla'da,bana gelince ben şuan İzmir'deyim.Buraya gelme kararı tamamen bana ait.Pişman mıyım? Kesinlikle hayır.

Hayat birbiri ardını takip eden kararlar bütününden başka bir şey değil.Sik bunu,hayatın kendisini de sik ama ömrünün sonunda ardına bakıp ''keşke'' deme hiç bir zaman.Bu yüzden sadece içinden gelenleri yap.

Eğer hiç bir şey anlamadıysanız lütfen bir alttaki yazıya geçin,bu zaten sizin anlayışınıza göre yapılmadı.



''Anyway the wind blows doesn't really matter to me,to me and we always to stand up''

Hiç yorum yok: